Sıradışı Bir Hikaye: Sessiz İkizler

Sessiz İkizler, yaşanmış bir paranormal olayın iki kahramanıdır. Pek çok gerçek paranormal olay gibi bu olay da korku filmlerinin pabucunu dama atacak cinsten bir olay. Dünyanın en ilginç ikizleri June Gibbons ve Jennifer Gibbons’un hikayesini merak ediyorsanız bu yazıyla merakınızı giderebilirsiniz.
Dünyanın en gizemli vakaları arasında yer alan bu olaya değinmeden önce Cryptophasia kavramını ve Katatoni hastalığını açıklayalım.
Cryptophasia, özdeş veya çift yumurta ikizi fark etmeksizin ikiz bebeklerin birbirini anlayabildiği, konuştuğu dildir. Gizli konuşma anlamına gelen bu fenomenin nedeninin, iki kardeşten biri veya her ikisinin de fonolojik gelişimindeki gecikme olduğu savunulmaktadır. Tek yumurta ikizleri olan Gibbons kardeşlerin geliştirdiği bir dildir.
Katatoni, bir tür şizofrenidir ve psikomotor belirtilerle karakterize bir klinik tabloya neden olur. Katatonik hastalığı olan kişinin bir pozisyonda kalması durumu tipiktir. Örneğin, ellerini tutup kaldırdığınızda bir balmumuna dokunduğunuzu hissedebilirsiniz. Sessiz ikizler, birbirlerinden ayrıldıklarında bu hastalığa yakalanırlar.
June Gibbons
Sessiz İkizler, 11 Nisan 1963’te Ortadoğu’da yer alan Aden kentinde dünyaya gelmişlerdir. Anne Gloria Gibbons, ev hanımı; baba Aubrey Gibbons ise Kraliyet Hava Kuvvetleri’nde çalışan bir teknisyendi. Karayipli göçmen aile Gibbons, Haverfordwest kasabasına taşındı. İkizler, çoğunlukla beyaz insanların yaşadığı yerdeki okulda ırkları yüzünden birçok kez hırpalandı ve ezildi.
Birbirlerinden hiç ayrılmayan ve kimseyle konuşmayan ikizlerin okulda dışlanmaları, birbirlerine daha çok bağlanmalarını sağlamıştır. Zaman geçtikçe tepkileriyle bile birbirinin aynısı olan Sessiz İkizler, küçük kardeşleri Rose dışında hiç kimseyle konuşmamaya başlamıştır. İkizler kendi aralarında özel bir dil geliştirmiş ve bu dile ‘cryptophasia’ ismini vermişlerdir.
14 yaşında sosyalleşmeleri için aileleri tarafından farklı yatılı okullara gönderilen ikizler, ayrılığın karşılığında katatoni hastalığına yakalanmışlardır. Bu durum karşısında aileleri, daha fazla ayrı kalmalarına dayanamayıp onları tekrar bir araya getirmişlerdir. İkizler, birbirlerine kavuştuklarında herkesten izole edilmiş bir yaşam sürmüşlerdir.
Sessiz ikizlerin günlükleri
İkizler, hem birbirlerini çok sevdiğini hem de birbirlerinden nefret ettiklerini dile getirdikleri günlükler tutmuşlardır. June günlüğüne kız kardeşinin kendisini güneşten soyutlayan karanlık bir gölge olduğunu yazmıştır. Jennifer ise
“O ikimizin eşit olmasını istiyor. Gözlerinde öldürücü bir parıltı var. Tanrım! Ondan çok korkuyorum. Kız kardeşim normal biri değil. Biri onu delirtiyor ve o kişi de benim.”
şeklinde duygularını ifade etmiştir.
İkizler günlük dışında pembe dizi tarzıyla birçok oyun ve hikaye yaratmışlar, bazılarını kız kardeş Rose’e armağan olarak okumuşlardır. Ardından şiddet içeren öyküler yazmış ve postayla çalışan yaratıcılık kursuna yazılmışlardır. İkizlerin yazdıkları romandaki karakterler, garip ve suça eğilimliydi.
İkizler bir gün önemli bir karar alıyor: İkisinden biri ölürse, diğeri normal bir hayat yaşayıp diğerleriyle konuşacak. İkizler, bu kararın sonucunda birbirlerini öldürme girişiminde bulunmuşlardır. Ardından aralarında kundaklamanın da olduğu birtakım suçlar işlemişlerdir. Yüksek güvenlikli bir akıl hastanesinde 14 sene kalan ikizler, yüksek dozlarda ilaç almalarının sonucunda yazma yeteneklerini kaybetmişlerdir.
Bir gün Jennifer kendini feda etmeyi kabul ediyor. 1993 yılında Hastane yolculuğu sırasında Jennifer, June’un omzunda uyuyor ve bir daha uyanmıyor. Jennifer’ın vücudunda hiçbir ilaç veya zehre rastlanmadığı gibi ölüm nedeni kalbinde oluşan ani bir patlama olarak tespit ediliyor. Jennifer’ın kalbinde oluşan sorunun kaynağı halen gizemini korumaktadır.
Jennifer’ın ölümünden sonra June’un ifadesi şöyledir:
“Bizler savaş yorgunlarıyız. Uzun bir savaştı ve sonunda birimiz bu kısır döngüyü sona erdirdi. Sonunda özgürüm. Onun karanlık gölgesinden kurtuldum. Nihayet Jennifer benim için hayatından vazgeçti.”
June, Jennifer’ın ölümünün ardından ailesiyle normal bir hayat yaşıyor. Anlaşılan June, güneşine kavuşuyor.