Pasif Agresif Kişilik Bozukluğu Nedir?
Pasif agresif kişilik bozukluğu, kötü, sevgisiz ve şiddet dolu geçen bir çocukluk, kontrolsüz gelişen teknoloji, önüne geçilemeyen sosyal olumsuzluklar, maddi ve manevi olarak içinden çıkılamayan her türlü durum sonucunda ortaya çıkabilir. Psikolojik rahatsızlıkların hepsi, bireylerin zorlu süreçlerinde ortaya çıkıyor. Bu hastalıklar, yalnızca kişilerle sınırlı kalmayıp, zamanla topluma da zarar vermeye başlıyor. Çünkü hayatımızın her alanında, duygu ve düşüncelerimizi ifade etmemiz, ifade ederken sağlıklı bir dil kullanmamız gerekiyor. İnsanlar duygu ve düşüncelerini ifade ederken, kişisel haklarının da bilincinde olarak hareket eder ve yeri geldiği zaman bu hakları korumak için harekete geçer.
Davranış, organizmanın iç ve dış ortamlardan gelen uyarılar karşısında ortaya çıkardığı tüm aktivitelere verilen isimdir. Hakları savunmanın en ideal yolu ise davranıştır. Herşeyden önce kendine ve karşı tarafa güven sağlayan davranışlar sergileyen bireyler ihtiyaç ve isteklerini de olumlu bir dille ifade edebilir. Bunun yanında bu kişiler sorumluluklarının da farkında olur. Hangi davranışın iyi, hangi davranışın kötü olduğunu ayırt edebildikleri için yaşadıkları çevrede sürekli bir huzursuzluk halinde olmazlar. Bugün sizlerle, pasif agresif kişilik bozukluğu üzerine yaptığım araştırmalarımı paylaşırken, yazımda okuduğunuz maddelerden yola çıkarak ‘’ Bu rahatsızlık bende de var’’ düşüncesine kapılmamanızı, şüpheleriniz var ise uzman bir doktor ile görüşmenizi tavsiye ederim.
Pasif Agresif Kişilik Bozukluğu Olan Kişiler Nasıl Davranır?
Pasif Agresif Kişilik Bozukluğu Olan Kişiler Nasıl Davranır?
Pasif agresif davranışlar sergileyen bireyler gerek tek başlarına kaldıklarında, gerekse toplum içinde bulunduklarında kendilerini güvenli bir şekilde ifade etmekte zorlanırlar. İsteklerini ve ihtiyaçlarını sağlıklı bir şekilde dile getirmekte zorlandıkları gibi duygu ve düşüncelerini karşı tarafa aktarırken sıkıntı çekerler. Kimi zaman ‘’ Hayır’’ cevabını vererek çözümleyebilecekleri en basit konuları kabul etmiş gibi görünüp, daha sonra uyum sağladıkları bu durumları sabote etmek problem yaratmaz. İşin aslında pasif-agresif olan kişi iç dünyasında agresif duygular besler. Fakat beslediği bu agresif duygu ve düşüncelerin dışa yansıma şekli pasif ve olumsuzdur. Peki, bu durum hangi sonucu ortaya çıkarıyor dersiniz? Kişinin daha çok karşısındaki bireylerden kaçınmasına yol açar. Bir yandan suçlanma korkusunu yaşarken diğer taraftan yetersizlik duygusu ile mücadele eder. İçinde yaşadığı bir yıkımın sonucunda ne yazık ki toplum içinde öne çıkmak, bir sorumluluğu üstlenmek ağır gelir.
Hayatta istediği bir şeye sahip olamayan her insan bir parça başkasında bulur kabahati. Pasif agresif kişilik bozukluğu olan bireyler, hayatta sahip olamadıkları için başkalarını suçlamaya ve tüm kabahati onlarda bulmaya oldukça meyillidir. Çocukluk dönemi boyunca, bir çocuğun yaşamasının oldukça doğal olduğu kızgınlık, eğer çevre baskısı varsa dışa vurulamaz. Kızgınlığını saklayan çocuk, bir süreden sonra bunu içinde normalleştirerek, kendine iç dünya kurar ve bunları dışa vurmaz. Duygu ve düşüncelerin güvenli bir şekilde dile getirmenin çocuklarda teşvik edilmemesi, gelecek zamanlarda, büyüdüğü zaman, yaşadığı olaylara abartılı tepkiler vermesine neden olur. Dış dünya ile güven bağını kuramadıkları ve çevresindeki herkese şüphe ile baktıkları zaman mutlaka ortaya onaylanma, takdir görme ve yeterlilik gibi sonuçlar çıkabiliyor. İşte tam olarak da bu ihtiyaçların şüphe ile birlikte yönetildiği anlarda kişi kendini pasif ve agresif davranışlarla ifade etme ihtiyacı duyuyor.
Kimler Pasif Agresiftir, Onları Nasıl Tanırız, Özellikleri Nelerdir?
Kimler Pasif Agresiftir?
- Pasif agresif olan kişiye bir görev veriyorsunuz ve sizden aldığı görevi en kısa zamanda yerine getireceğini söylüyor. Fakat her ne kadar ifade ettiği bu olsa da iç dünyasında sizi pek ciddiye almıyor. Bu nedenle ‘’ Evet’’ dediği işi ciddiye almıyorsa zamanında bitirmeyerek, iş üzerine bilinçli, yanlışlar yapıyorsa kişi pasif agresif olabiliyor.
- Bir ortama girdiğiniz. Arkadaşınız, kuzeniniz ya da herhangi bir yakınınız basit konulara her zaman yaptığı gibi alınganlık gösterebilir ve başkalarını suçlamaktan zevk alır.
- Sorumluluklarını devamlı aksatarak, bunun üstünü kapatmak için bahanelere sığınabilir ve empati kurmaktan yoksun olduğunu gösterip başkalarının davranışlarını hiçe sayar.
- Konuşma sırasında sizi devamlı tersleyebilirler. Alaya alarak, düşmanca tavırlar sergileyerek yüzünü de devamlı asar. Kendini sürekli aldatılmış ve takdir edilmiyor hisseder.
- Bir yakınınız pasif agresifse, kendisine heyecanla iletmiş olduğunuz bir fikre karşı içinden gelmese de beğenmiş gibi davranabilir. Siz de göreceksiniz ki fikrin gerçekleşmesi sürecinde beğendiğini söylese dahi, destek görmeniz mümkün olmaz.
- Onunla aynı ortamda bulunduysanız ve biri onu değil de sizi övdüyse bundan oldukça rahatsızlık duyacağından emin olabilirsiniz. Bu durumda övgü sırasında sizin eksik yönlerinizi yüzünüze vurmaktan keyif alır.
- PAKB’li bireyler her zaman daha fazlasına ihtiyaç duyan, yalnız kalmaktan korkan, bağımlı ve özgüveni düşük kimselerdir. İkiyüzlü davranışları, iki uç arasında mekik dokumaları çevrelerinde devamlı kafa karışıklığına sebep olur. Çıkarcı, kırılgan ve karamsardırlar.
- Çevrelerine hesap vermekten yana olmadıkları için zaman sınırlarına da karşı koyarlar. Onlara bir işin bitiş tarihi hakkında bilgi verdiyseniz, bunu hiç duymamış gibi yaparak işi zamanında yetiştirmezler.
- Sıkıştıkları durumların içinden sıyrılmak için akıllarına gelen her türlü hikâyeyi anlatabilir ve sizi çok rahat anlamamazlıktan gelebilirler.
- Özgüvensiz, sözünde durmayan, başkalarının mutluluğundan rahatsızlık duyan, sizi aşağılamak için fırsat kollayan birini tanıyorsanız PAKB olduğundan şüphelenebilirsiniz.
Pasif- agresif davranışlar pek çok kişi tarafından çoğu zaman başvurulan bir savunma mekanizması olarak karşımıza çıkıyor. Performans baskısının yüksek olduğu iş hayatında bu davranışlarla sıklıkla karşılaşabiliriz. Bu davranışlara iş ortamında sıklıkla başvurmak çalışanlar arasındaki ilişkileri, iş performans ve verimliliğini de etkiler.
Pasif Agresif Kişilik Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir?
Pasif Agresif Kişilik Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir?
Bilim dünyası ve doktorlar pasif agresif kişilik bozukluğunun nedenleri hakkında net bir açıklama yapamasa da, bu rahatsızlığın kökeninin biyolojik ve çevresel faktörlerin bir karışımı olduğu biliniyor. Düşük özgüven bu hastalığa neden olduğu gibi, bu hastalığın nedeni de olabilir.
Çocukluk çağında aile içinde yaşanan problemler, ailenin genel anlamda iç yapısı, öğrenilen davranış ve hareketler pasif agresif kişilik bozukluğunun nedeni olabilir. Çocukluk döneminde yaşanan taciz olayları, ergenlik döneminde kullanılan uyuşturucu maddeler, kişilere verilen orantısız cezalar bu hastalığın ortaya çıkması ve ilerlemesinde saptanan nedenler arasında.
PAKB’li Bir Kişiye Nasıl Yaklaşmalıyız?
PAKB’li Bir Kişiye Nasıl Yaklaşmalıyız?
Görüldüğü üzere, bu tür insanların davranışlarına cevap vermek, bu insanlarla yüzleşmek, insanın bu davranışlar karşısında gücünün düşmesinden ötürü oldukça zordur. Pasif-agresif kişilik bozukluğu olan biriyle karşı karşıyaysanız sizi kötü bir ruh halinin sürüklemesine izin vermemelisiniz. Onlara, agresif davranmak yerine dostça cevap vermek en mantıklısı. Olumlu ve iyimser davranarak sergilenen agresif davranışı mizah yoluyla dağıtmak içinde bulunduğunuz tehlikeyi azaltacaktır. Sıradan konular hakkında konuşarak hastalığı tetikleyici davranışlardan uzak durmak bu insanların olası bir saldırısına maruz kalmamak için iyi seçenek. Fakat en iyi seçenek onları psikolojik yardım almaya yönlendirmek olacaktır.
Pasif Agresif Kişilik Bozukluğu Tedavisi
PAKB tedavisinin süreci hastaların durumuna göre değişiklik gösteriyor. Pasif agresif kişilik bozukluğu olan kişiler genel olarak hekimlere çevrelerindeki insanları şikayet etmek için başvurur. Çoğu da hasta olduğunu kabul etmeyerek bu özellikleri karakterine verilmiş mükafat olarak görürler. Hastayı aksine inandırmaya çalışan hekim oldukça zorlanır. Bu durumda doktor hastanın geçmişini araştırmayı doğru bulur. Tedavi süreci oldukça uzun bir süre zaman alır. Hastalık ilerleyen dönemlerde daha tehlikeli durumlara yol açabilir. Bu nedenle PAKB olan hastalar hastanede gözetim altında tutulmalıdır. Ancak yaptıklarının farkında olan hastalar için tedavi süreci kolay ilerler. İyileşmek isteyen bir hastanın iyileşme süreci kolay olabileceği gibi sonuç oldukça pozitiftir. Tedavi süreci psikiyatri desteği ile gerçekleşir. Psikoterapist, hastalarına bu durum karşısında nasıl etkili davranılır sorusunu uygulamalı olarak öğretir. Bu stratejiler öfke ve hayal kırıklıklarının önüne geçer. Önemli olan tarafsız bir bakış açısı sergileyerek, problemleri bu doğrultuda sağlıklı çözmektir. Bu rahatsızlık, çevrenin sevgi dolu sabrıyla, doktorların uygun psikolojik yöntemleri kullanmasıyla aşılabilir.