Neden Yaşlanıyoruz?
Yaşlanma her ne kadar evrenin tümünde gerçekleşen bir süreç olsa da “neden yaşlanıyoruz” sorusunun hâlâ cevaplanamamış olması hayli şaşırtıcı.
Neden yaşlanıyoruz?
Tüm canlıların zamanla yıkım sürecine girmesinin kaçınılmaz olduğunu düşünmüş olabilirsiniz. Günlük yaşamda kullandığımız arabalar ve elektrik süpürgeleri eskiyip yıpranarak eninde sonunda bozulurlar. Hayvanların yaşlanıp ölmesinde de benzer bir sürecin rol oynadığı sonucuna kolayca varılabilir. Ancak zooloji profesörü Steven Austad’ın açıkladığı gibi “Canlı organizmalar makinelerden çok farklıdır. Aslında canlı organizmaların tanıtıcı başlıca özelliği belki de kendi kendilerini onarma yetileridir.”
Vücudunuzun bir hasardan sonra kendi kendini onarması muhteşem olsa da, rutin olarak yaptığı onarımlar kimi yönlerden daha da olağanüstüdür. Örneğin kemiklerinizi ele alalım. Bir dergide şu sözler yer aldı: “Dışardan cansız gibi görünen kemik aslında canlı bir dokudur ve kişinin yetişkinlik dönemi boyunca sürekli kendi kendini yok eder ve yeniden yapar. Aslında bu yeniden yapılanma süreci sayesinde iskelet her 10 yılda bir tamamen yenilenir”. Vücudunuzun diğer kısımları ise daha sık yenilenir. Cildinizdeki, karaciğerinizdeki ve bağırsaklarınızdaki bazı hücreler hemen her gün yenilenebilir. Vücudunuz, eskilerinin yerine saniyede yaklaşık 25 milyon yeni hücre üretir. Eğer böyle bir süreç olmasaydı ve vücudunuzun tüm kısımları sürekli onarılıp yenilenmeseydi henüz çocukken yaşlanmaya başlardınız.
Biyologlar canlı hücrelerin içindeki molekülleri incelemeye başlayınca, geçen zamanın insanda bir yıkım sürecine yol açmadığı daha da göze çarpar. Eski hücrelerinizle yer değiştiren her bir yeni hücrede DNA’nızın bir kopyası bulunur. Tüm vücudunuzun kopyasını çıkarmak için gerekli bilgilerin çoğu bu DNA molekülünde bulunmaktadır. Sadece sizin ömrünüz boyunca kendi vücudunuzda değil, yaşamın başlangıcından bu yana tüm insanlarda DNA’nın kaç defa çoğaldığını bir düşünün. Bu çoğalmanın ne kadar hayret verici olduğunu anlamak için şu örnek üzerinde düşünün: Fotokopi makinesinde bir belgenin fotokopisini çekseydiniz ve her seferinde yeni bir kopya çıkarmak için bir önceki kopyayı kullansaydınız ne olurdu? Eğer bunu art arda yapsaydınız kopyaların kalitesi bozulacaktı ve en sonunda üzerindeki yazı okunmaz hale gelecekti. Oysa hücrelerimiz art arda bölündüğünde DNA’mızın yapısı hiç bozulmuyor ya da yıpranmıyor.
Neden mi? Çünkü hücrelerimiz DNA çoğalırken oluşan hataları birçok yolla onarıyor. Eğer bunu yapmasaydı, insanlık uzun zaman önce tarihe karışmış olurdu!
Büyük dokulardan küçücük moleküllere kadar vücudumuzun tüm kısımları kendini sürekli yenilediğinden ya da onardığından, yaşlanmanın tek açıklaması yıpranma olamaz. Vücudumuzdaki sayısız sistemlerin her biri farklı bir yol ve hızla, yıllar boyunca kendini onarır ya da yeniler. Öyleyse neden hepsinin işlevleri hemen hemen aynı zamanda duruyor?
Yaşlanmayı artıran nedenleri şöyle sıralayabiliriz:
- Hücrelerin oksidatif stres denen vücutta oluşan serbest oksijen radikallericne hasara uğraması ve vücudun bunu koruyan anti-oksidan sisteminin yetersizliği
- Kromozomlarda bulunan DNA’nın hasar görmesi
- Genetik miras veya genlerdeki değişiklikler
- Hücrede bulunan mitokondrium isimli organın hasar görmesi
- Vücutta bunlunan yağların hasar görmesi
- Proteinlerin glikozillenmesi
- Hormonal bozukluklar
- Beslenme bozuklukları
- Hücrede otofaji denen hücreyi tamir eden mekanizmanın bozulması
Yaşlanma Durdurulabilir mi?
Yaşlanmaya, “tüm biyolojik sorunların en karmaşığı” deniliyor. Şu an piyasada bulunan ürünlerin hiçbirinin, evet bir tanesinin bile yaşlanmayı yavaşlattığı, durdurduğu ya da tersine döndürdüğü henüz kanıtlanmadı. Dengeli beslenme ve egzersiz, sağlığınıza katkıda bulunup, bir hastalık yüzünden vakitsiz ölme riskinizi azaltabilirse de henüz hiçbir şeyin yaşlanmayı yavaşlattığı kanıtlanmadı.
Bu yazılar da ilginizi çekebilir:
Yaşlanma Sürecinin En Doğal Parçası: Menopoz
Yumurta Dondurma İşlemi İle Annelik Şansı Artıyor