Hafızamızdan Anıları Sildirmek Mümkün mü?
Jim Carrey ve Kate Winslet’in unutulmaz başyapıtı Sil Baştan (Eternal Sunshine of the Spotless Mind) filmini izleyen herkesin merak edeceği bir konu, anılarımızı silip yeniden geri getirmenin ne kadar mümkün olduğu konusudur. Çünkü düşünecek olursanız anılar, bizi “biz” yapan en önemli sinirbilimsel olgulardan birisidir. Eğer ki anı oluşturamıyorsanız, öğrenmeniz mümkün olmaz. Öğrenmediğiniz müddetçe de insanın en ayırt edici özelliği olan zekâ kapasitesini sonuna kadar kullanmanız mümkün olmaz.
Sadece bu da değil. Anıları değiştirebilmek, bir kişinin neyi, nasıl düşündüğünü doğrudan etkileyecektir. Hele ki bizler gibi tarihten dersler çıkarmak konusunda sınıfta kalmış ülkelerde, anıları kontrol ve manipüle edebilmenin ne kadar tehlikeli ve büyük bir güç olacağı aşikârdır. Bu durumda anılara hükmedebilmenin, bir kişiye hükmetmeyle eşdeğer olacağı söylenebilir. Peki bu ne kadar mümkün?
Beyin üst düzey bir bilgisayar makinası olduğundan, araştırmacıların onu denemeyi ve taklit etmeyi istemeleri şaşırtıcı değil. Şimdi, yeni araştırmalar bu yönde ilginç bir adım attı; tıpkı beynimizin yaptığı gibi anıları ‘unutabilen’ bir cihaz. Bu cihaza memristor deniyor.
Bu akıllı tasarım bir insan beyninin bilgiyi hatırladığı şekilde sinapsını taklit ediyor. Daha sonrasında bilgiye uzun bir süre boyunca erişilmezse bu bilgileri yavaş yavaş kaybediyor. Memristorun şu anda pek pratik kullanımı olmamasına rağmen, sonunda bilim adamlarının beynin yaptığı aynı işlevlerin bazılarını yerine getiren yeni bir tür nörobilgisayar (yapay zeka sistemlerinin temeli) geliştirmesine yardımcı olacak gibi.
Nörobilgisayar
Sözde analog bir nörobilgisayar, çip üzerindeki elektronik bileşenler (memristor gibi) bireysel nöronların ve sinapsların rolünü üstlenebilir. Bu durum bilgisayarın enerji gereksinimlerini azaltabilir ve aynı zamanda hesaplamalarını da hızlandırabilir. Şu anda analog nörobilgisayarlar varsayımsaldır.
Çünkü elektroniklerin sinaptik plastisiteyi nasıl taklit edebildiğini, aktif beyin sinapslarının zaman içinde nasıl güçlendiğinin ve inaktif olanların nasıl daha zayıf hale geldiğinin araştırılması gerekiyor. Bilim insanları, bu nedenle diğerlerinin kaybolduğu sırada bazı anılara tutunabileceğimizi düşünüyor. Memristor üretmek için önceki girişimlerde zamanla çürümeye uğrayan nanolaşmış iletken köprüler kullanıldı; aynı şekilde hatıralarımız da zihinlerimizde çürümeye başladı. Rusya ‘daki Moskova Fizik ve Teknoloji Enstitüsü ‘nden (MIPT) fizikçi Anastasia Chouprik, “Bu çözümle ilgili sorun, cihazın zaman içindeki davranışını değiştirmeye meyilli ve uzun süreli kullanımdan sonra bozulmaya eğilimli olması. Sinaptik plastikliği uygulamak için kullandığımız mekanizma daha sağlam. Aslında, sistemin durumunu 100 milyar kez değiştirdikten sonra hala normal çalışıyordu, bu yüzden meslektaşlarım dayanıklılık testini durdurdu.”diyor.
Bu durumda, ekip, nano köprüler yerine hafniyum oksit adı verilen ferroelektrik bir malzeme kullandı ve harici bir elektrik alanına karşılık olarak değişen bir elektrik polarizasyonu kullandı. Düşük ve yüksek direnç durumlarının elektrik darbeleriyle ayarlanabileceği anlamına gelir. Hafniyum oksidi bunun için ideal kılan ve onu diğer ferroelektrik materyallerin önüne koyan şey, zaten Intel gibi şirketler tarafından mikroçip oluşturmak için kullanılıyor olması.
Kasıtlı Unutma Nasıl İşliyor?
Yakın zamanda yapılan bir araştırma bu soruya ışık tutuyor. Uzun süredir hafıza üstünde başarılı çalışmalar yürüten Jeremy Manning ve Kenneth Norman, unutulmak istenen anıların ilk kaydedildiği zihinsel bağlamı silerek bunu yapabileceğimizi söylüyor.
Manning ve Norman, yaptıkları çalışmada insanlardan henüz öğrendikleri kelimeleri hatırlamalarını istedi ve bu sırada beyinlerinde neler olduğunu gözlemledi. Gözlemleri sırasında fark ettikleri şey beynin hatırlamaya çalışırken öğrenme sırasında aktif olan zihinsel bağlamı hatırlamak, unutmaya çalışırken ise bu bağlamı unutmak ve bu bilgilerin inşasını destekleyen zihinsel altyapıyıyı salıvermek için çaba sarf ettiği oldu.
Unutmak için gerekli olan bağlam, aynı zamanda hatırlamada da elzem olduğu için içgüdüsel bir anlama sahip. En güçlü hafıza tekniği olan ‘hafıza sarayı’ yönteminde de hafızayı geliştirmek için mekansal bağlamın gücü kullanılır. Bu şekilde bilgileri bir dizi mekan (bağlam) içinde hayal edip daha sonra o mekanları ziyaret ederek hatırlamayı sağlarız. Bir başka deyişle, iyi bir organizasyona ev sahipliği yapmak için hangi etkinliğin nerede yapılacağından emin olmak gerekir. Bütün etkinliklerin aynı alanda gerçekleştiği bir organizasyon, dağınık bir hafızayla aynı özellikleri taşıyacaktır.
Araştırmacıların ulaştığı sonuç; hafıza sarayı tekniğinde eski deneyimleri hatırlamak için kullanılan yöntemin aynı şekilde unutmak için de kullanılabileceği yönünde. Anılarımızı kaydettiğimiz bağlamları silerek kötü anılarımızı da artık hatırlamamayı sağlayabiliriz. Konuyla ilgili daha net bilgi ve kazanımların elde edilebilmesi için ilerleyen dönemlerde daha fazla araştırma yapılması gerekse de, kötü anıları silmenin mümkün olabileceğini artık biliyoruz. Bu ise, birçoğumuz için mutluluğa katkı sağlayacak muhteşem bir deneyim olarak görünüyor.