Bilim Adamları Kanıtladı: Kediler Gerçekten Sıcakkanlı!
Kediler sevilmek istediklerini ve kucaklanmak istediklerini değişik yöntemlerle belirten canlılardır. Örneğin bazı kediler sevilmek istediklerinde, sahiplerinin kucaklarına çıkabilirler. Bazıları kollarına sürterler, bazıları da hafif hafif mırıldanırlar. Her kedinin verdiği tepki farklıdır. Bu kedinin sahibinin kediyi sevmesi ile alakalıdır.
Kedileri birilerini gördüklerinde mırıldanırlar. Küçük kediler birilerini gördükleri anda miyavlamaya başlarlar. Biraz daha büyükleri ise, yalnızca insanlarla iletişim kurmak istediklerinde miyav sesi çıkarırlar. Onun dışında çıkardıkları miyav sesi, kendilerini korumak için çıkarılmış seslerdir.
Kediler Gerçekten Sıcakkanlı!
Oregon Eyalet Üniversitesi’nin yaptığı bir çalışmada, kediler üzerinde yapılan deneyler kedilerin gerçekten güzel canlılar olduğunu gösterdi. Yapılan çalışmalar öylesine kapsamlıydı ki, kedilerin sıcakkanlı olduğu bilimsel olarak kanıtlandı. Yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkan sonuçlar, kedilerin yemek yemekten daha çok insanlarla vakit geçirmekten hoşlandığını gösterdi. Hayatta insanların bile yemek yemeyi hiçbir şeye tercih etmediği ortadayken, kedilerin insanlarla arkadaş olmaktan bu kadar çok hoşlanmaları, kedilerin aslında ne kadar naif ve zarif canlılar olduklarının bir kanıtıydı.
Çalışma izlediği yolda, kedilerle ilgili bilinen yanlışları değerlendirmeye aldı. Örneğin insanların büyük bir kısmının bildiği önemli yanlışlardan bir tanesi, kedilerin nankör olduğu ile ilgilidir. Çoğu insan kedilerin insanlarla ilişkisinin olmadığını ve insanları sadece kendi çıkarları için kullandığını düşünmektedir. Oysa ki böyle bir şey kesinlikle yoktur. Kediler için insanlar, bir ihtiyaçtır, tıpkı yemek yemek, su içmek gibi. Ve kediler kendilerini tanıyan insanlara zarar verme eğiliminde değildirler.
Çalışmanın izlediği yolda, kaplumbağalara ve köpeklere yapılan testler uygulanmış ve kedilerin de en az onlar kadar sadık oldukları kanıtlanmıştır.
Çalışmayı yapan yazar, kedilerin araştırmalarında giderek artan bir biliş kanısına varıldığını ve kedilerin bazı sosyo-bilişsel yeteneklerinin ve problem çözme yeteneklerinin olduğunu rapor etmiştir. Yine de kedilerin eğitilebilir olmadığının farkına varmış, onların girişken hayvanlar olmadığını görmüştür. Bu kedilerin yalnızca uyaranlara cevap verdiğini ve bu nedenle daha çok deney yapılması gerektiğini, ancak o zaman net sonuçlara ulaşılabileceğini kanıtlamıştır.
Araştırmalar evden alınan kediler ile barınaktan alınan kediler arasında bir fark olmadığını ve kedilerin büyük bir kısmının insanlarla sosyalleşmeyi tercih ettiğini gösterdi. Belirlenen dilim yüzde 63’tü. Yani kedilerin yüzde 63’ü insanları tercih etmişti.
Çalışmayı raporlayan kişiler “Kediler sosyalliğe ve bağımsızlığa meyilli bir süreklilik içinde olsalar da, kedilerin yüzde 50’sinin yemeye, içmeye, oyuncaklara rağmen ve bunlara ihtiyaç duymalarına rağmen insanlarla etkileşim kurma isteği içerisinde olduğunu gösterdi.” şeklinde rapor hazırlamışlardır.
Bu raporunun demek istediği şey, kedilerin aslında nazik olduğu ancak sosyalleşme, yaşanan çevre ve ırk gibi faktörlerden etkilenebileceğidir. Birkaç düzine kedinin incelenmesi, somut sonuçlara zemin hazırlayacak yeterlilikte değildir elbette. Fakat bir kediye sahip olan herkes bu durumu kabul ediyor. Çünkü onlarla en çok zamanı sahipleri geçiriyor. Sabah uyandıklarında, yemek yerlerken ve hatta uyurlarken bile her zaman yanlarında olan kedilerin insanlarla bir ilişkisinin olmadığını söylemek, onlara saçma geliyor.