Aşkın Sembolü Neden Kalptir?
Her şey beynimizde olup biterken, konu aşk olunca neden kalp sembol haline geliyor? Aşkın sembolü neden kalptir, aşk kalp resmi ile anlatılır, neden? Bir yerde beynimizden geçen bir şeyden bahsederken kullandığımız “kalbimden geçti” deyimi nasıl ortaya çıkmıştır? Aslında insanoğlu çok eski zamanlardan beri âşık oluyor. Aşkını göstermek için de her yere kalp resimleri çizip duruyor. İlk kuzey Fransa’da mağara duvarlarına çizilen kalp resmi günümüzde “en temiz duyguları” ifade etmeye devam ediyor.
Hemen her kültürde, her dönemde karşılaştığımız bu kalp figürü nereden çıktı? Neden aşkın simgesi kalp olmuştur? Bugünkü simetrik şeklini tam olarak ne zaman aldı? Bütün bu sorular işi tıbbi olarak kalple ilgilenmek olan araştırmacıların aklına takılmış ve bu konuda kapsamlı bir araştırma yapmışlar.
İlk örnekler Güney Fransa’daki mağara adamları: Tarih ve felsefe meraklısı araştırmacıların yaptığı araştırmaya göre aşkını duvarlara kazıyan ilk romantikler, Fransa’nın güneyinde yaşamış olan Cro-magnonlar. Son buzul çağından önce yaşamış olan ve avcılıkla geçinen bu mağara adamları, kalbin, yaşamın ve canlılığın devamını sağlayan en önemli organ olduğunu keşfettiler. Cro-Magnonlardan kalan mağara resimlerinde günümüzdekine benzeyen kalp figürleri görülüyor. İlk insanlar kalbin, duyguların merkezi olduğuna ve ruhun burada oturduğuna inanıyorlardı. Heyecanlandıklarında, korktuklarında, karşı cinse ilgi duyduklarında kalbin gümbür gümbür atması, kalbe alınan bir yaranın hemen ölüme sebep olması bu inancı güçlendiriyordu.
Eski Mısır’da kalbin dolaşım sistemi içindeki yeri biliniyordu ama kalbin aynı zamanda hafıza, akıl ve idrak yeteneklerinin de merkezi olduğu sanılıyordu. Kalp ve duygular arasındaki bu ilişkiye olan inanç tarih boyunca devam etti. Kutsal kitaplar bile ‘Tanrı’yı bütün kalbinizle ve ruhunuzla sevin” derken sevgiyi, ruh ve kalple özdeşleştiriyorlardı. Günümüzde tüm duyu merkezlerinin beyinde toplandığı bilinmesine rağmen insanlar sevgiden bahsederlerken ellerini başlarına değil kalplerine götürürler. Günümüzdeki şekliyle stilize edilmiş kalp sembolünün ortaya çıktığı zamanlarda aşkı simgelediği şüphelidir.
Kalp Sembolü Dışında Düşünenler de Vardır;
*İskambil kağıtlarında ‘kupa’nın da sembolü olan bu şekil, 1400’lü yıllardan beri kullanılmaktadır. İskambil kağıtlarında asil sınıfı ve kiliseyi temsil eden kupanın şekli kalbi ve aşkı değil kalkanı simgeler.
*İnsan ilmiyle uğraşan antropolog Desmond Morris kalp sembolünün insan dişisinin kalçalarının şeklinden kaynaklandığını ve uzun bir süre seksüalite sembolü olarak bilindiğini iddia ediyor. Çok şaşırtıcı ve hiç de romantik olmayan bir teori ama bu konuda yapılan araştırmalardan elde edilen daha şaşırtıcı sonuçlar da var.
* New Yorklu tasarımcı Laura Tolkow, Mısır hiyerogliflerini yani resimli yazılarını incelerken kuş ve piramit sembollerinin yanında baş aşağı duran kalp sembolleri de dikkatini çekiyor. Önceleri kalp sembolünün o zamanlarda bile aşkı temsil ettiğini sanıyor ama yazıların anlamlarını öğrenince tam anlamıyla şok oluyor, çünkü hiyerogliflerdeki bu ters kalbe benzeyen şekiller erkek testislerini sembolize ediyor.
* Biyolog John Hertner’in açıklaması ise daha akla yatkın gibi. Ona göre eski çağlarda Katolik kilisesi, insan vücudu üzerinde bilimsel çalışma yapanların, insan vücudunu kesip biçmelerini hoş karşılamıyordu. İnsan kadavrası üzerinde çalışma imkânı bulunamadığından anatomik çalışmalar kurbağalar ve fareler üzerinde yapılıyordu. Kurbağanın dolaşım sisteminin şeması bugün bile okullarda öğretilir. Bu şemada kalbe giren ve çıkan ana damarlar, kalbin üzerinde iki geniş yay oluştururlar. Bu yaylarla birlikte kurbağanın dolaşım şeması kalp sembolünün aynıdır. Hertner, o çağlarda bu damarların da kalbin bir parçası olarak düşünüldüğünü ve insan kalbinin kurbağanınkinden pek farklı olamayacağı sanıldığından, kurbağanın dolaşım sisteminin, kalp sembolü olarak benimsendiğini ileri sürüyor.
Bu yazı da ilginizi çekebilir:
Aşkın Cinsiyeti Yoktur: LGBT İçerikli Romanlar